Okumalar
Yazın İşe Odaklanmak Mümkün Mü?
Biliyoruz, tüm dünya tatil paylaşımları yaparken çalışma motivasyonunu diri tutmak pek kolay değil. Psikoterapist ve yönetici koçu Ali Donat, olumsuz duygularla başa çıkarak profesyonel konsantrasyon ve verimliliği korumak için yapabileceklerimizi anlatıyor.
Yazı Valerie Dayan
- PAYLAŞ
- LİNKİ KOPYALA
Bitirmeniz gereken bir sunumun üzerinde çalışırken arka arkaya plaj fotoğraflarıyla dolu Instagram hikayelerinde gezinmek can sıkıcı olabilir. Ben de uzaktan çalışmama rağmen geride bıraktığımız son birkaç yazı startup’ımızı (evet, Wonderflaw’dan söz ediyorum) büyütmek için çalışarak geçirdim. Kısacası mevsimlik fomo durumunu pek çok kez yaşadım. Limonata gibi bir havada rahatlatıcı bir siesta, happy hour’da yudumlanan içkiler ve serin sular epey davetkar. Sizden başka herkes tatildeymiş gibi görünürken yığınla işi bitirme azmini korumak pek kolay olmasa da imkansız değil. Yazın çalışma motivasyonunu bulmanın yollarını Londra’da yaşayan, United Kingdom Council for Psychotherapy (UKCP) akreditasyonlu bütüncül psikoterapist ve yönetici koçu Ali Donat ile konuştuk. Donat, kurumsal deneyimleri doğrultusunda profesyonellere iş ve özel yaşamlarında hedeflerine ulaşmaları için rehberlik ediyor. Yaz ayları ve sonrasında işte motivasyonumuzu korumakla ilgili faydalı ipuçlarını ondan dinliyoruz.
Yazın Bir Şeyleri Kaçırıyormuş Gibi Hissetmek Üzerine
Hepimiz insanız. İçgüdülerimiz gereği acıdan kaçınan ve haz peşinde koşan varlıklarız. Sıcak bir yaz gününün keyfini sürmek gibisi var mı? Soğuk ve kasvetli bir kışı geride bıraktıktan sonra sonunda güneşin, uzayan günlerin ve belki de deniz kenarında olmanın tadını çıkarmak çok cazip. Aslında genetik olarak da yaz mevsiminden keyif almaya programlandığımızı söyleyebiliriz. Nitekim yaz aylarında vücudumuz da değişime uğruyor. Güneş ışınlarının besleyici gücü sayesinde daha az yemek yiyoruz. Etrafımızdaki değişiklikler bizi daha hareketli ve iyimser hale getiriyor. Yaz sezonunun reklam kampanyalarında bile keyifli ve eğlenceli anlar ön planda. Peki fiziksel, çevresel, toplumsal ve psikolojik faktörlerin tamamı yazın tadını çıkarmanız konusunda mesajlar taşırken bunu yapmak istediğiniz için kendinizi suçlamanıza gerek var mı? Tecrübelerime dayanarak yaz veya kış fark etmeksizin tatil dönemlerinin kimilerine göre mental ve fiziksel açıdan oldukça zorlayıcı olduğunu söyleyebilirim. Bu dönemlerde yalnızlık, geride bırakılmışlık hissi ve hatta sevdiklerini kaybetmenin yası gibi duygular tetiklenebilir.
Kendinize Odaklanın
Yukarıda anlattıklarımı aklınızda tutarak kendinize karşı katı ve acımasız olmamaya çalışın. Sonuçta yaz mevsimindeyiz; güzel günlerin tadını çıkarmak istemeniz gayet normal. Sosyal medyanın, fomo diye adlandırılan olan biteni kaçırmak ve geride kalmaktan doğan olumsuz duyguları körüklediği bir gerçek. Bu yüzden bazılarımız yeterince eğlenmediği hissine kapılabiliyor ve hatta bu ruh haliyle baş etmek konusunda yardıma ihtiyaç duyuyor. Tanıdık geldi mi? Hangimiz ofiste çalışırken yaz boyu eğlenen arkadaşlarımızın fotoğraflarını kaydırıp durmuyoruz ki? Belki de dış dünyadan etkilenmeden, kendi eğlence anlayışınızı belirleyip buna odaklanmak iyi olabilir. Kendinize şu basit soruları sorabilirsiniz: “Ne yapmaktan keyif alıyorum?” veya “Beni eğlendiren şey ne?” Böylece odağınızda başkalarının yerine kendiniz olursunuz. Öz farkındalıkla ilgili bu basit ama etkili sorular, sosyal medyada pompalanan geride kalma ve hatta kıskançlık gibi duygular yüzünden çoğunlukla gözden kaçıyor.
Biriyle konuşmayı da hiç hafife almayın; sohbet etmek ciddi bir rahatlama aracı. Hislerinizi paylaştığınızda karşınızdakine duygusal anlamda sizinle ortaklaşma şansı tanımış olursunuz. Kimi zaman en yakınlarınız bile neler yaşadığınızın farkında olmadan yaz aylarında eğlendiğinizi varsayabilir. İşte bu yüzden içinizi dökebileceğiniz insanları hayatınızda tutmak çok önemli.
Kendinize Karşı Yumuşak Olun
Yaz boyunca işle ilgili her şeyden uzaklaşıp eğlenmek istemeniz gayet normal. Bu öz farkındalık hali kendinize yönelttiğiniz şüphe ve öfkeyi anlamlandırmanıza yardımcı olur. Sonuçta herkes eğleniyormuş gibi görünürken sıkı çalışmak size zor gelebilir. Ben de eğlenmeliydim diye düşünerek kendinize baskı yapmaktansa, 7/24 iyi hissetmeme duygusuyla barışmak daha iyi.
Keyfinize Bakın
Yaz mevsimini yılın geri kalanında yapamadığınız aktivitelere ayırabilirsiniz. Şehirler tenhalaştıkça şehir hayatının temposu da yavaşlar. Bu da dışarıda vakit geçirmek isteyenler için bulunmaz bir fırsat. Kış boyunca yapmak isteyip de yapamadığınız o şey neydi? Hep buluşmak istediğiniz ama hava çok soğuk olduğu ya da çok yorgun olduğunuz için buluşmayı erteleyip durduğunuz arkadaşlarınız ve aile bireyleriniz var mı? Peki yeni bir spora başlamaya ya da hobi edinmeye ne dersiniz? Tatildeki arkadaşlarınızın sosyal medya paylaşımlarına içerlemektense, hoşunuza giden şeylere odaklanıp bunları hayata geçirdiğinizde daha fazla tatmin olacağınızı göreceksiniz.
Sorumluluk Alın ve Hayatınıza Anlam Katın
Sıcak bir yaz gününde çalışma masasında kafanızı kaşıyacak vakit bulamamanın sonuçları üzerine düşünmek faydalı olabilir. Mesela sıkı çalışmanın kariyerinizde ilerleme veya finansal durumunuzu iyileştirme fırsatı doğuracağını düşünün. Hatta bu aşamada size göre mesleğinizi anlamlı kılanın ne olduğunu da değerlendirebilirsiniz. Bu varoluşsal sorgulamalar, içinde bulunduğunuz durumu anlamlandırmanızda yol gösterici olabilir. Kim bilir belki de kariyerinizde bir değişiklik yapmanın zamanı gelmiştir. Vardığınız sonuç ne olursa olsun, daha çok sorumluluk almak konusunda harekete geçebilir ve böylece yaz boyunca sıkı çalışmanızı bir dayatma yerine tercih olarak görebilirsiniz.
İnisiyatifi Ele Alın
Siz zorlayıcı duygularla boğuşurken, herkes için işe dönme vakti geldiğinde yazın sizi teğet geçtiği hissine kapılmanız olası. Bu yüzden planlama yapmak çok önemli. 1 Eylül’de ofise girdiğinizi hayal edin. Neyi yapamadığınız için pişmanlık duyardınız? Yapmak istediğiniz şey her neyse, planınıza sadık kalmak adına hayalinizi olabildiğince basit tutun. Boş zaman faaliyetlerini önceden planlamayı biraz saçma bulabilirsiniz. Böylelikle eylül ayı geldiğinde vaktimi boşa harcadım, bundan daha iyisini yapabilirdim diye hayıflanmak ve kötü hissetmekten kurtulmuş olursunuz. Zamanınızı iyi değerlendirmek, yaz boyunca başarı duygusuyla motive olmanızı sağlayabilir.
İlişki Kurun
Tarih boyunca insanlar yaz mevsiminde bir araya gelerek emeklerinin karşılığının tadına varmak için çeşitli kutlamalar yapmıştır. Bu, her birimizin doğasında bulunan diğer insanlarla ilişki kurma ihtiyacını doğrulayan bir örnek. Hem hepimiz bir insana bağlı olarak dünyaya gelmedik mi? Siz de bu mevsimi arkadaşlarınızla ilişki kurarak ve yeni arkadaşlar edinerek değerlendirebilirsiniz. Dışarıda başkalarıyla vakit geçirmek için bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi? Bana sorarsanız, duygu ve düşüncelerin dışarıda daha çok açığa çıkması yazın insanların birbirlerine karşı daha açık olmalarını da beraberinde getiriyor.
Peki Ya İşverenler?
İşverenler, çalışanlarının da kendileri gibi insan olduğunu akılda tutarak onlarla empati kurmalılar. Çalışanlar da mevsimsel değişikliklerden etkilenir. Yaz aylarında motivasyonlarının düşmesi olağandır. Yöneticiler, geçmişte yazın çok çalışmak zorunda kaldıklarında nasıl hissettiklerini hatırlarsa çalışanlarıyla daha kolay empati kurabilirler. Böylece ekip arkadaşlarının bireysel ihtiyaçlarıyla ilgili fikir yürütebilirler. Bu, çalışanların duygularını sindirmeleri için zemin hazırlamaktan işlerine daha bağlı hissetmeleri konusunda teşvik edecek etkinlikler düzenlemeye kadar uzanan geniş bir yelpazeyi kapsayabilir.
Yaz mevsimi işverenlerin ekipleriyle daha aktif ve açık etkileşim kurmaları için de fırsatlar barındırıyor. Kendilerini saklamadan ifade etmeleri konusunda cesaretlendirerek çalışanların kafalarını dağıtmalarına yardımcı olmak bir seçenek. Eminim pek çok şirket bunu yapmanın farklı yollarını deniyor. Örneğin, geçenlerde oldukça akıllıca bulduğum yaz kampüsü fikriyle karşılaştım. Bir teknoloji şirketi, çalışanların yaz boyunca bir araya geldiği, eğlendiği ve şirkete faydalı bağlantılar ve fikirler ürettiği bir kamp oluşturmuş. Ne harika bir fikir değil mi?