Okumalar
Terapiye Yeniden Başlamak
Mükemmel olmayan ve inişli çıkışı mental iyileşme yolculuğuna hoşgeldiniz!
Yazı Şevval Yürüten
- PAYLAŞ
- LİNKİ KOPYALA
Başlamak mı, yeniden başlamak mı daha zor? Eğer her gün yeniden başlasak, bu hareket sıradanlaşır ya da önemsizleşir mi? Her giriş beni heyecanlandırıp biraz da geriyor, çünkü başlangıçlar önemlidir ve kusursuz olmasını isteriz, devamı da öyle gelsin diye. Sanıyorum bu illüzyona Wonderflaw’da pek ihtiyacımız yok. Ve bu harika kusurlu dünyaya girişimin terapiye geri dönmek üzerine oluşu, zamanlaması, ironisi, mutluluğu, karışıklığı ve tanımlayamadığım başka hisler…
Kalabalık bir zihnin dağınık yolculuğuna hoş geldiniz!
İlk düzenli terapi maceram üç sene önce başladı. İki senelik inişli çıkışlı yolculuğun sonunda bazı kusurlarıma veda ettim, beni ben yapan harika kusurlarımı da kabullenmek için adımlar attım. Hayatım bir süre boyunca yeni sürüm karakterimle daha “stabil ve sağlıklı” giderken, ani gelişmeler bir anda direksiyon kontrolümü kaybetmeme sebep oldu.
Ve terapiye yeniden başladım.
Geri döndüğüm ilk seansta hararetli bir şekilde hayatımdaki beklenmedik değişimleri, kayıpları anlattım. İkinci seansta ise tüm bu değişimlerin beni duygusal olarak nasıl yorduğunu ve mental tatile ihtiyacım olduğu ile devam ettim. O hafta terapiden sonra hak edilmiş molamı verdim; yalnız yolculuğum bana çok iyi geldi. Ve tatil dönüşündeki seansta bu yazıdan bahsettiğimde, terapistim bana geri dönüş motivasyonumu sordu… Sahi, neden oradaydım?
Bu soru üzerinde biraz vakit geçirdiğimde, cevabı bıraktığımı düşündüğüm ve varlıklarını rahatsız edici bulduğum eski davranış modellerinde buldum. Düzenli terapi sayesinde keşfedilen yeni ben kavramıyla gelen gücün bir anda tepetaklak olması fikrini kabullenmek pek de kolay değildi. Peki her şeyin durmadan değiştiği hayatta, bu bir çeşit gerileme miydi? Yoksa zihnimin harika kusurları için kendime biraz fazla mı yükleniyordum?
Evet, terapiye dönmenin en zor yanı ona yeniden ihtiyacımın olduğunu kabul etmek oldu. Geçmişe ait birtakım şeyler için harcanan çabanın ardından gelen hafifleme duygusu ve açılan temiz sayfaların ferahlığı içerisinde olduğumu düşünürken, kendimi yenik ve hayal kırıklığı içerisinde bulmuştum. Ne de olsa “iyileşmiştim” ve terapistimle seanslarımızı bitirme kararı almıştık. Nasıl başa döndüm derken yaşadığım suçluluk hissi, belki de terapiye davetin ta kendisiydi.
Bu mental savaş-barış hali hep sürecek mi diye düşünürken, terapistim bu içsel kaosun aslında 3. Kuşak Bilişsel Davranışçı Terapi tarafından ele alındığını anlattı. Üçüncü dalganın öne çıkan terapi modellerinden ACT (Acceptance and Commitment Therapy) yani Kabul ve Kararlılık Terapisi, bireylere düşünceleri, duyguları, duyuları, hatıraları olayları kontrol etmek yerine onları fark etmeyi ve benimsemeyi öğreterek psikolojik esnekliği artırmayı hedefliyor.
Modern insanın kendini iyileştirip geliştirme takıntısı terapi seansları ile sınırlı olabilir mi? Terapideki son noktanın “iyileşme” olması ve süreç sonlanırken bir daha asla kötü hissetmeyeceğinizi düşünmek gerçek dışı. Yukarıda bahsettiğim yeni nesil yaklaşım terapi dilinde nazikçe “işlevsiz” denilen kusurlu davranışları tamamen ortadan kaldırmayı değil, onların varlığıyla barışmanın öneminin altını çiziyor.
Evet, terapiye geri döndüm. Evet, bu benim için kolay olmadı. Ve evet, artık nihai bir varış noktası olmadığını anlayıp mükemmel bir mental yolculuk olmadığını kabul ettim. Zihnimin özenle ve büyük çabayla Marie Kondo’ladığım odalarının yeniden dağılması başta belki biraz canımı sıktı, ama aslında zihnimiz de evlerimiz gibi yaşadıkça dağılan odalardan ibaret değil mi?