Rutinler

Rafael Cemo Çetin’in Lokal Wellness Zevkleri

Oyuncu, yönetmen, takı tasarımcısı ve Arnavutköy'ün yerlisi sizi aniden Boğaz’a atlamaya veya kaykay kaymaya ikna edebilir.

30 Ekim 2022

Rafael Cemo Çetin ile mahallesinde, evine yakın bir kafede buluştuk. Mahallesi diyorum, çünkü Çetin yıllar içinde Arnavutköy’ün yerlisi, hatta neredeyse gündelik semt akışının belirgin bir karakteri haline gelmiş. Kahveleri bitirip sahile inerken gördüğümüz çoğu kişiye selam veriyor; aynı durum deniz kenarına gelince de devam ediyor. Vaktini orada geçirdiği her halinden belli olan bir köpek de Çetin’e heyecanlı bir merhaba diyor. Biz kareleri planlarken Çetin aniden üstünü çıkarıp denize atlıyor ve çekim kendiliğinden başlamış oluyor.

Deniz suyu ile ıslanan saçlarını tarayıp düzene sokmak için her zaman gittiği berberine uğruyoruz, çıkışta kahvehane halkı ile sohbet ediyoruz, ardından çok sevdiği kilise bahçesini turluyoruz. Herkes onu gülümseyerek karşılıyor: Yaşadığı yerin ona kendini iyi hissettirdiği ve bu durumun karşılıklı olduğu her halinden belli. Bu turumuzda ona spiritüel ve fiziksel anlamda çok şey kattığını söylediği kaykayı da kolunun altında bize eşlik ediyor.

Küçük yaşlardan beri kendine iyi bakmayı bir yaşam biçimi haline getiren Çetin, gündelik, lokal zevkleri ve çabasızca yaptığı sağlıklı tercihleri arasında hayranlık uyandıran bir denge belirlemiş. Bu dengeyi hep birlikte keşfediyoruz.

Güne nasıl başlarsın?

Aralıklı oruç yaptığımdan sabah hiçbir şey yemem. Bol su ve zencefil, zerdeçal ve limonlu sıcak su içerim. Daha sonra kahve ile saf tereyağı olarak da bilinen ghee’yi mixer’den geçiririm ve yaptığım bulletproof kahvemi yudumlarım. Her sabah, bir ürün veya bir ilham karesi seçip, takı tasarım markam Rafael Indiana IG hesabına bir post hazırlar; mesaj ve maillerime dönerim. Öğlen 12’de de büyük bir kahvaltı ederim.

Sürekli uyguladığın wellness rutinin demirbaşları neler?

Haftada 4-5 gün spor yaparım, spor sonrası ise saunaya girerim. Yazın zaten terlediğimden, sauna miktarını azaltmaya özen gösteriyorum. Daha sonra kan dolaşımını hızlandırması, toksin atmama yardımcı olması ve bağışıklığımı desteklemesi için buz gibi havuza atlarım. Ardından kahvaltımda 5’i beyaz 8 yumurta var. Antrenmanda bacak egzersizleri de yapmışsam, öğüne tatlı patates veya basmati pirinç gibi sağlıklı bir karbonhidrat eklerim. Yanında da kocaman bir tabak salata yerim.

Arnavutköy’ün en sık uğradığın durakları nereleri?

Terzim, ayakkabıcım, berberim, kısacası günlük hayatıma dair neredeyse her durak Arnavutköy’de. Burada sanki şehrin içinde ayrı bir kasabadaymışım hissi var. Bu yönden bana biraz Büyükada’yı hatırlatıyor. Güzel bir ara sokak içerisinde bulunan Şişko Perihan (meyhane) hoşuma gidiyor. Tam yanındaki kahvehanede de mahallenin yaşını almış esnafları okey oynar. Kiliseyi gezmeyi de çok severim, her sabah çanlarını duymak beni mutlu eder, bana Almanya’da geçen çocukluğumu hatırlatır. Arada balıkçılara giderim: Sur Balık’ın çatı katında manzaralı bir masada oturmayı seviyorum.

İstanbul’da hala denize giren şanslı ve cesur azınlık içerisindesin. Bu deneyimi senin için ne özel kılıyor?

Evet, beni arada Boğaz’a atlarken görebilirsiniz! Arnavutköy’ün sahil kültürü çok hoşuma gidiyor. Genellikle suyun sürekli akıntıdan dolayı temiz kaldığı Akıntı Burnu’nu tercih ediyorum. Oradan sürekli denize giren mahalle sakinleriyle yüzmek ve birlikte fotoğraf çektirmek eğlenceli oluyor. Genellikle deniz kısmını koşulardan sonra yaparım; yüzdükten sonra da güneşlenirim. Güneş benim için hayat kaynağıdır: Belki de aslan burcu olduğum için! Mutlaka her gün 10 dakika güneşlenmeye özen gösteriyorum.

Hızlı bir tıraş ve hoşsohbet için mahalle berberine gitmeye bayılıyor.
Mahalle berberi tercih etmenin sebebi nedir?

Tıraşa yüzlerce lira vermeye gerek duymuyorum. Mahalle berberim hem uygun fiyatlı, hem de nostaljik. Yüzlerce lira olabilecek bir hizmeti, güzel bir ortamda 20 liraya alabiliyorum. Aslında bu kadar basit.

 

Çetin için kaykay disiplin, mücadele ve pes etmemek demek.
Kaykay senin için fiziksel ve spiritüel olarak nasıl anlamlar taşıyor?

Kaykay ilk aşkım. Benim için özgürlük demek, terapi demek. Hayatımda her şey yanlış gittiğinde bile, kaykayım en iyi dostum olur. Onun üzerindeyken insan kendini rüzgardan uçuyor gibi hisseder, hareketleri yapmaya başlayınca sanki spiritüel bir trans haline girer. Benim için kaykay, kulaklıklarımı takıp, dünyayı unutup, yalnızca “anda” olmak demek. Bu da zaten meditasyonun ana amacıdır. Aynı hareketi yüzlerce defa deneyip, düşüp, kimi zaman yaralanıp, ertesi gün her şeye yeniden başlamak gibisi yok. Hayat için güzel bir metafor. Seni öldürmeyen güçlendirir lafı gibi, insanı yalnızca fiziksel olarak değil, duygusal boyutta da daha dayanıklı yapıyor. Disiplini, mücadeleyi ve pes etmemeyi öğretiyor. Bunun dışında gerçek bir sokak sporu olduğundan, tabii ki kankalarımla eğlenceli bira ve sohbet seansları da kaykayı sevmemin vazgeçilmez bir parçası.