Güzellik Profesyonelleri
Dünyadaki Güzellik Anlayışını Değiştirmeyi Hedefleyen İsim
Sephora’nın Ülke Genel Müdürü Sinem Saraçer Turanlı ile birlikte güzellik sektörüne yakından bakıyoruz. Turanlı, deneyimlerine dayanarak günümüzün ve geleceğin güzellik anlayışını yorumluyor.
Yazı Seda Yılmaz
- PAYLAŞ
- LİNKİ KOPYALA
Başarılı kadın yöneticiler güzellik sektörünün değişmesinde ve gelişmesinde büyük rol oynuyor. Sephora’nın Ülke Genel Müdürü Sinem Saraçer Turanlı bu yöneticilerden biri. Turanlı, kariyerinin başlangıcından bugüne sektörün önde gelen markalarında görev alarak güzellik kültürüne yön veriyor. Onunla kariyer yolculuğundan Sephora’nın kapsayıcılığı sahiplenen stratejilerine kadar her şeyi konuştuk.
Yirmi yılı aşkın süredir güzellik sektöründe çalışıyorsunuz. Bu alanda ilerlemeye nasıl karar verdiniz?
Saint Joseph Fransız Lisesi’ni bitirdikten sonra Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldum. Bu süreçte hızlı tüketim kanalının lider şirketlerinde, ilaç, enerji ve insan kaynakları dahil farklı sektörlerde staj yaptım. Üniversite eğitimimin son senesinde Brandstorm Yarışması sayesinde L’Oréal Grubu ile tanışınca güzellik sektörüne adım attım. Bu yarışmada Türkiye birinciliğini kazanarak Fransa’da ülkemizi ve şirketi temsil etmek benim için büyük bir fırsattı. Ardından Lancôme’da Ürün Müdürü olarak çalışmaya başladım. Biotherm, Giorgio Armani, Ralph Lauren, Viktor&Rolf ve YSL gibi lüks güzellik markalarının yanı sıra dermatolojik güzelliğin lider markaları La Roche-Posay, Vichy, Cerave gibi birçok uluslararası markada pazarlama, satış ve marka yöneticiliği alanlarında tecrübelerim oldu. On dört sene Türkiye’de tecrübe kazandıktan sonra, dört sene boyunca Kanada’da çok daha büyük bir pazarda, bambaşka markalarla farklı büyüklükteki perakende, medya, yatırım ve iş modellerini tanıdım. Türkiye’ye dönünce L’Oréal’in Tüketici Sağlığı bölümünde Genel Müdür olarak görev yaptım. Yirmi yıllık L’Oréal tecrübesinden sonra geçtiğimiz ay itibariyle lüks güzellik sektörünün lider perakende zinciri Sephora’da Ülke Genel Müdürü olarak çalışmaya başlamak çok heyecan verici.
Güzellik kelimesi sizin için ne ifade ediyor?
İyi hissetmek, özgüven ve pozitif enerji.
Güzellik dünyası özellikle son yıllarda daha kapsayıcı ve çeşitliliği gözetiyor. Siz bu dönüşümü nasıl yorumluyorsunuz?
Dünyanın küreselleşmesi ve nüfusun gitgide daha fazla melezleşmesiyle kapsayıcılık kaçınılmaz bir öncelik haline geldi. Örneğin güzellik markalarında eskiden en fazla on renk tonunda föndöten varken, şu an elli farklı cilt tonuna rastlıyoruz. Sephora otuz beş ülkede tek bir mesajı sahipleniyor: “We belong to something beautiful (Hepimiz güzel bir şeyin parçasıyız).” Kapsayıcı bir bakış açısıyla güzelliğin her hâlini kutluyoruz. Tüm görsellerimizde her yaştan, her ten renginde ve her ırktan modellere yer veriyoruz. Artık güzellik dünyasında tek bir tanım veya kalıp yok. Biz de müşterilerimizin içlerindeki olağanüstü güzellikleri keşfettikleri, kendilerini özgürce ifade ettikleri eğlenceli, renkli ve duyulara hitap eden bir dünya yaratmayı amaçlıyoruz. Bu mesaj benim için bir marka konumlandırmasından çok daha fazlası, bir varoluş biçimi.
Sephora halihazırda güzelliğin değişen tanımları konusunda adımlar atıyor. Sizin planlarınız arasında neler var?
Önceliğimiz, her yaştan müşterimize odaklanarak son trendleri barındıran geniş marka portföyümüz, e-servislerimiz ve sektörün en iddialı güzellik uzmanlarıyla onların sürekli değişen güzellik ihtiyaçlarına etkili şekilde cevap verebilmek. Bunu yaparken de bahsettiğim gibi tamamen kapsayıcı bir yaklaşımla güzelliğin her halini kutlamaya önem veriyoruz. Mağaza deneyimimizi dönüştürmekten ürün yelpazemizi genişletmeye, mağazalarımızda müşterilere verdiğimiz servisten kusursuz alışveriş yolculuğuna tüm detaylarda kapsayıcılığı esas alıyoruz. Online ve mağaza satış kanallarımızda müşterilerimize keyifli bir alışveriş deneyimi sunarken herkesin değerli ve özgür hissettiği güvenli bir alan oluşturmak en büyük hedefimiz. Ayrıca sürdürülebilirlik alanında iyileştirmelere de devam edeceğiz. Mağazalarımızı tasarlarken enerji tüketimini azaltmak, geri dönüştürülebilir malzemeler ve temiz ürünler kullanmak gibi konulara öncelik veriyoruz. Bunun dışında global ölçekte sosyal sorumluluk programımız Sephora Stands kapsamında tüm dünyada “Classes for Confidence” ismiyle gerçekleştirilen, müşterilerimizin içlerinde var olan gücü ortaya çıkararak özgüvenlerini artırmalarını hedefleyen “Özgüven Sınıfları”nı planlıyoruz. Belli ayrıcalıklara sahip olmayan ve kendini iyi hissetmek isteyen müşteri gruplarını bu etkinliklerimize davet edip, güzelliğin eğlenceli ve kucaklayıcı dünyasını deneyimlemelerini sağlamak ve mümkün olduğunca daha çok kadına dokunarak onları her anlamda güçlendirmek istiyoruz.
Sephora’yı üç kelimeyle tanımlamanızı istesem.
Aslında bunu beş kelimeyle yapmak isterim. Cesur, eğlenceli, kucaklayıcı, güvenilir ve profesyonel.
Size göre Sephora’nın güncel güzellik kültürüne katkıları neler?
Sephora elli yıl önce Fransa’da küçük bir kasabada kurulduğunda tüm parfümler kilitli dolaplarda satılıyormuş. Kurucumuz Dominique Mandonnaud “Müşterinin ürüne dokunmasına ve ilgilendiği ürünleri keşfetmesine ihtiyacımız var,” diyerek tüketici deneyim sürecini değiştirmiş. Herhangi bir Sephora mağazasından içeri girip bir ürün keşfetmek, bir güzellik uzmanımıza makyaj yaptırmak, göz makyajınızla ilgili ipuçları almak veya doğru cilt bakımının nasıl yapılacağını öğrenmek kişiye özel bir deneyim. Sephora, markaların ötesine geçen yepyeni bir alışveriş konsepti oluşturarak güzellik perakendeciliğinde benzersiz bir model yarattı. Şimdi bu özel mağaza tecrübesine çok yönlü dijital yetenekler de eklendi. Yüz elliye yakın marka ve on binden fazla ürün kürasyonunu buluşturduğumuz mağazalarımız ve online satış kanallarımızda teknoloji, inovasyon ve güzelliği bir araya getirerek müşterilerimize unutulmaz bir alışveriş deneyimi yaşatıyoruz. Sephora’nun kuruluş amacı güzellik dünyasını değiştirmekti. Şimdi ise en büyük amacımız dünyadaki güzellik anlayışını değiştirmek.
Şimdilerde cilt bakım rutininizde hangi ürünler var?
Cildimi temizledikten sonra Glow Recipe’nin nemi kitleyen ve ışıltı veren Watermelon Glow Dew Drops serumunu ve Sephora Collection Vitamin C+E Glow serumu uyguluyorum. Ardından gündüzleri ışıltı veren Supergoop Glowscreen güneş kremi, akşamları ise hücre yenilenmesini destekleyen, gece bakımına özel Drunk Elephant anti-age bakım kremi ve Laneige maskeler olmazsa olmazlarım. Göz çevresi en hızlı yaşlanan bölge olduğu için antioksidan özelliği taşıyan bakım kremleri ve şişliği hafifleten The Inkey List Caffeine Eye Cream son favorilerimden.
Her daim kullandığınız makyaj ürünleri neler?
Hafif kıvamlı, kapatıcılığı yüksek likit fondöten ve kapatıcıların yanı sıra sağlıklı bir görünüm veren ışıltılı aydınlatıcıları seviyorum. Her ikisi için de vazgeçilmezim YSL. Taze bir görünüm için Rare Beauty aydınlatıcı ve Soft Pinch Blush’la ten makyajımı tamamlıyorum. Kahverengi ve ışıltılı vişne tonlarıyla parlaklık veren Charlotte Tilbury far paletleri ve kirpiklerime maksimum hacim veren Benefit They’re Real Mascara da favorilerim arasında. Dudak makyajında dolgunluk veren ve parıltılı Fenty dudak parlatıcıları ve Gisou Lip Oil’i tercih ediyorum. Özel bir davete katılacaksam mutlaka klasik renklerde kalıcılığı yüksek bir rujla makyajımı tazeliyorum. Tercihimi Sephora Collection Lip Stain ve Charlotte Tilbury’nin Pillow Talk rujundan yana kullanıyorum.
Bir süredir güzellik alışverişi yapan kız çocukları tüm dünyada tartışma konusu. Hatta bu çocuklar “Sephora kids” olarak da tanımlanıyor. Bunun hakkında ne düşünüyorsunuz? Markaların üzerine düşen görevler nedir?
Bu konu sosyal medyada fazlasıyla yer buldu. Dijital ve sosyal medya ekosistemini çok güçlü kullanan, trendleri anı anına yakalayıp pazara sunan ve çeşitli markaları bünyesinde bulunduran sektörün lider güzellik perakende markası olarak zamanının büyük bir kısmını akıllı telefonlarında geçiren bu yeni jenerasyonun ilgisini çekmemek imkânsız. Ancak tabii ki bu ilgiliyi doğru yönetmek konusunda üzerimize düşen görevler var. Mağazalarımızda çalışan uzman ekiplerimiz doğru ürün kullanımı konusunda genç müşterilerimizi yönlendiriyor. E-servislerimizle ve deneme boyu ürünlerle de yaş grubuna ve ihtiyaca uygun ürün ve kullanım tavsiyeleri vermeyi önemsiyoruz.
Sosyal medyada takip etmeyi en çok sevdiğiniz kişiler ve platformlar hangileri?
Takip etmeye sevdiğim influencer’lar arasında Alex Rivière-Sieber, Noona Smith-Petersen ve On Parle De Mode var. Elbette Wonderflaw’nin takipçisiyim. Haberler ve gündem için Aposto, Business of Beauty, Bloomberg Business ve Oggusto’yu tercih ediyorum.
Güzellik sektörünün geleceği konusunda ne tür öngörüleriniz var?
Özellikle pandeminin ardından insanlar özbakımlarına her zamankinden daha çok önem vermeye başladılar. Güzellik sektörünün geleceğinde üç ana trend göze çarpıyor. Teknoloji her geçen gün daha fazla güzellikle bütünleşiyor. Ev tipi profesyonel cihazlar cilt temizliğinde, saç ve cilt için hücresel yenilemede kullanılıyor. Ayrıca sürdürülebilir güzellik çerçevesinde tüketiciler organik, çevre dostu ve temiz içerikler kullanmaya yöneliyor. Gençlerin %65’i çevre dostu bir ürün aldıklarında bu ürüne normalden daha fazla ödemeye hazırlar. Bir diğer önemli konu da TikTok ve Instagram gibi sosyal medya ağlarında yıldız olan influencer’ların güzellik alışverişlerine yön veriyor olması. 18-44 yaş aralığındaki tüketicilerin, bir yıl içinde en az bir ürünü sosyal medya ağlarında görerek aldıklarını biliyoruz.
Güzellik dünyasında olmasaydınız ne iş yapardınız?
Yirmi yılı aşkındır bu sektörün bir parçası olduğumdan kendimi başka bir dünyada görmek çok zor. Ama güzellik ve sanatın birleştiği iç dekorasyon ya da moda gibi sektörlerde rol alırdım sanırım.
En sevdiğiniz kusurunuz nedir?
Karakteristik bulduğum, yüzüme göre biraz büyük burnum.