TRIED & TESTED

Charlotte Tilbury Pillow Talk Luxury Palette

Her koşula adapte olabilen çok uyumlu bir far paleti.

Kim Valerie Dayan

22 Temmuz 2024

Kim denedi: Valerie Dayan
Ne kadar süre denedi: 5 yılı aşkın

Kendimi bildim bileli göz farına meraklıyım. Hatta o kadar meraklıyım ki, evden far sürmeden çıktığımda âdeta çıplak hissederim. Yıllar yılı maviye çalan gözlerimi vurgulamak için tercihimi koyu toprak tonlarından ve bronz renginden yana kullandım. Az, çoktur felsefesini benimsemeye başlayıp da daha doğal bir görünüme meyledince, şans eseri bu far paletine rastladım. Cümle içinde Charlotte Tilbury ve Pillow Talk’un kullanıldığını duyanların ilk aklına gelenin, bir sosyal medya fenomenine dönüşen pembemsi ten rengi ruj olduğuna eminim. Bense onlardan değilim. Doğuştan pembe dudaklarıma bu rujun ne orijinali ne de medium tonu uyuyor. Bununla birlikte aynı koleksiyondan bir başka ürün tam benlik. Şimdi size bunun nedenini anlatacağım.

Tilbury’nin serisindeki tüm toz farlarda olduğu gibi, Pillow Talk paletinde de dört farklı renk tonu var. Dördünü birlikte uyguladığınızda pembe ve boz kahve arası bir ton elde ediyorsunuz. Paletteki renkler “şampanya pembesi, mat koyu pembe, yumuşak mat kahverengi ve ışıltılı pembe altın rengi” diye tanımlanıyor. Hepsi kulağımı okşuyor gerçekten. Göz kapaklarımı da çok mutlu ettiklerini söylememe gerek yok sanırım. Bu yoğun pigmentli farlar, yumuşak dokusuyla göz kapaklarımda resmen kayıyor. Dokusunun bu özelliği, benim bir far paletine koşulsuz şartsız bağlanmamı sağlayan özelliklerin başında geliyor. Zaten bir paletin ne kadar iyi olduğunu belirleyen şey de dokusu. Marka, üst üste uygulanacak renkler (baz, belirginleştirme, buğu efekti ve patlama dokunuşu) konusunda bir sıralama öneriyor. Ama makyaj söz konusu olduğunda kuralları takip etmek pek bana göre değil. Bu nedenle kendi yöntemime sadık kalıyorum. Hangi dokuyu kullanacak olursam olayım göz makyajına hep far bazıyla başlıyorum. Eskiden Nars’ın Smudge Proof bazını (ne yazık ki piyasadan kaldırıldı!) çok severdim. Şimdilerde onun yerine Natasha Denona’nın becerikli ürünü Correcting Concealer’ı kullanıyorum. (Tamam, beni güzellik mahkemelerinde yargılayabilirsiniz.)

Son zamanlarda çabasız ışıltılara merak sardım. Bunun için bazı uygular uygulamaz Byredo’nun Solar Flare Color Stick’ini hafifçe sürüp parmağımla yediriyorum. Bana kalırsa bu ışıltılı adım, farın daha iyi sabitlenmesine de yardımcı oluyor. Sıra asıl konumuza, yani Pillow Talk paletini uygulamaya geldiğinde, M.A.C 242 Shader far fırçamla çoğunlukla en koyu tonlu üç rengi karıştırıyorum ve dış kenarlardan hafifçe taşırarak bolca uyguluyorum. Yıllardır kullandığım konik dağıtma fırçamla (yine M.A.C’ten 224S), renkler arasında uyumu yakalayana kadar dışa doğru dairesel hareketlerle hepsini birbirine karıştırıyorum. Son olarak da kaşları kalkık göstermesi için kaşlarımın altına en açık rengi uyguluyorum. Capcanlı buğulu göz makyajımı, koyu kahverengi yahut mürdüm rengi bir göz kalemiyle tamamlıyorum. Rimelimi de sürdükten sonra hazırım. Tüm bunlar hepi topu bir-iki dakikamı alıyor. Sonuç: yumuşak ama etkileyici bir görünüm. Özel bir geceye hazırlandığımda, bu görünüme Chanel Beauty’nin Parure Impèriale paletindeki daha koyu tonları ekliyorum.

Neden mi bu far paletinden vazgeçemiyorum? Çünkü Pillow Talk tek başına harika olmakla beraber, başka renkler ve dokularla da son derece uyumlu. Aynı şey ruj renkleri için de geçerli. Kırmızılar, toz pembeler, parlatıcılar, bordolar; Pillow Talk aklınıza gelen her renge uyum sağlıyor. Hemen hemen her gün (hatta bazen günde iki kez) kullanmama rağmen, bir palet neredeyse bir yıl dayanıyor. Durmadan değişen trendlerin dünyasında Pillow Talk far paletine güvenim tam.

Wonderflaw editörleri sırada ne denesin?